Giriş-Çıkış

Posted: 7 Aralık 2011 Çarşamba by Mengüalp in Etiketler:
0

Bazı frekanslar vardır, her filtreyle süzülmeyen. Çözümü basittir, belki bi formülden ibaret. Lakin konuyu bilmiyorsan, beyhudedir. Karakteristiğe birim impulse girişi verip, çıkışı gözlemlemek isteyebilirsin. En doğal hakkın. Dikkat et, çıkış cevabından transfer fonksiyonu sorumlu değildir.

İnanmak ve Düşünmek

Posted: 12 Haziran 2011 Pazar by Mengüalp in Etiketler: , , ,
0



bebeklerin numaraları 1:imanlı, 2:imanlı olmayan olsun. 

dk 00:12: 1nolu iyimser fakat inandığı konunun alt yapısı boş değil bildikleri var, 2nolu rasyonalist sadece elindeki örnekleri değerlendirerek harekete geçiyor çünkü sadece kendini baz alıyor.

dk 00:33: 1nolu mütevazilikle pozitif yanlarından bahsediyor, 2nolu kendi benliğinden ödün vermeden devam ediyor.

dk 00:48:1nolu mütevaziliğe devam ediyor ve ekliyor; bildiği inandığı güzel bir şeyi anlatıyor ve teşvik ediyor. 2nolu yine elindeki örneklerinden ve aklından yola çıkarak 1nolu'nun söylediklerine inanmayı bile geçip anlamya bile çalışmıyor.

dk 1:02: 1nolu baktı ki kendi metoduyla anlatamıyor, 2nolu'nun anlayacağı metodla anlatmaya başlıyor. 2nolu görmediğine inanmıyor.

dk 1:15: 1nolu inandığının arkasından gitmeye devam ediyor ve 2nolu'nun anlayacağı türden gerekçe de sunuyor ve devamında inandığı(!) şeyi inandığı gibi ekliyor,

aslında var olduğunu bildiğimiz bir gerçeği(yaşamı), sadece o an dilimi ile var olduğunu kanıtlayamayacağı bir yakınına(karındaşına) açıklamaya çalışıyor. 1nolu kişi 2nolu kişiye gerçeği anlatmak için daha ne yapsın?akleden kalp ise 2nolu'da eksiktir.aklın mutmayin olmayışı, her daim vardır ve olacaktır.önemli olanın ne olduğu değişir, asıl önemli olmayan sorgulayan akıldır.

-
not: üstteki yorum videonun yorumu değil, sadece videoda bahsi geçen bakış açılarından feyz alınarak yazılmıştır.

Düşün düşün, nereye kadar?

Posted: 7 Haziran 2011 Salı by Mengüalp in Etiketler:
0

anaokuluna başla, arkadaşlarınla tanış. oyun oyna, kavga et, mutsuz ol, düşün.
eve gel yaramazlık yap anne-baba kızsın, mutsuz ol, düşün.
ilkokula başla, derslere gir, dersleri anlamaya çalışırken düşün. sınav yaklaşırken evde ders çalış, düşün.
karnelerin verilmesinden önce evde bekle, düşün.
ortaokula geç, bilmediğin yeni şeyler öğren gerek kendinle ilgili gerek çevrenle ilgili gerekse de yeni süre-gelen akım/oluşum/düşüncelerle ilgili.. yine düşün..
orta sona gel, lgs'ye hazırlan eşşek gibi harıl hurul düşün. sınavına gir düşün, sınavdan çık düşün, liseye gel yine düşün.
lisede daha da ağır dersler gör, düşün. etrafındakilerle beraber büyüdüğünü gör, yine düşün.
lise sona gel,öss'ye eşşekten beter hazırlanırken daha da fazla düşün. sınavına gir düşün, sınavdan çık daha beter düşün, sınav bitsin üniversiteye gel, önceden düşündüğün kabul gören gerçekleri ve düşünceleri yık yeniden daha titizlikle ve detayla hassas bir şekilde düşün..
üniversiteye gel, düşün icraat yap. ilk sene cik ol, düşün. ikinci sene bölüme adapte ol, yine düşün. üçüncü sene derslerin sorumluluğu ağır bir şekilde üstüne binsin düşünmekten hayati gerekliliklerini yapmayı unut, ama düşünmeyi asla unutma(yemek yemek,uyumak, nefes almak vs..).
henüz üniversite son sınıfta olduğumdan geleceği de düşünmeyi ihmal etmeyerek düşünmenin ne kadar fazla yapıldığını hatırla ve artık düşünme ipinin ucunu kaçırdığını görünce şöyle bir dur ve "neden böyle" diye (yapcak bir şey yok, düşüneceksin) tekrardan bir düşün.


şöyle bir geriye baktım da; ben anaokulundayken balon istiyordum.balon alamadım.
ilkokuldayken oyuncaklar istiyordum, alamadım.
ortaokuldayken neler neler istemeye başlamıştım, piyasada yine yoklar.
lisedeyken, elimde olanlara yeni bir şeyler istemedim, hep elimde olup bozuk(!) olanları değiştirmek istedim.
üniversitedeyken, tecrübe kazanmaya çalışıyorum. kendi başına öğrenciyken, maddi olarak istemek zaten zor, nasıl yeni bir şeyler isteyeceksin? anca hayal kuruyorsun, şu şöyle olmalıydı, bu böyle..

bu yazıyı niye yazdığımı biliyorum da, ne amaçla yazdığımı bilmiyorum.

düşündün ya, hani? ee? elde ne var? sonuç? düşünerek ne geçti eline? he, belki olasılıklar tutsa, sadece ve sadece senin düşündüğün şekliyle sana bütün parçalar gelse, belki düşündüğünü hatırlayıp da yorumlayabilir, kendini katılımcı zannedip yukarlarda gezinen hayal kervanına sen de katılabilirsin. hoş, şüphe yok ki, katılacaksındır da.

ama önemli bir kısmı unuttun! düşündün de, ya hissedip istediklerin? hani anaokuluna giderken balon istemiştin ya, neden balonun olmadı? hani bir şeyleri değiştirmek istedin de, neden değiştiremedin? neticede değiştiremedin, istedin ama değil mi? hani bir zamanlar gök yüzünde bulutlara bakıp, düşlediğin hayaller vardı ya, kendince kusursuz olanlar hani.. heh, işte hala düşlüyorsun onları. istiyorsun. hayatını feda edebilecek derecede hem de. daha neredesin? neyi bekliyorsun? nedir bu mazlumluk? neden korkuyorsun?!? daha neyi düşünüyorsun???

derin bir "off çekmek" gelsin benden. bizzat BENden.düşünüyorum da, hakikaten icraat yok. düşlüyorum da, yine yok. düşünmekten vaz geçseeeem ayrı dert, geçmeseeeem ayrı..

sadece şunu biliyorum, bütün benliğimle olsun istiyorum.

Geri zekalı ben

Posted: 7 Nisan 2011 Perşembe by Hakan in
0


Bir bela sanırım üstüme dolaşan. Bilmem kimin laneti. Bir piramide mi girdim sanki, bir taşı kaldırdım da üzerime bir lanet mi sıçradı!? Ne oldu?! Bu sefer niye bu acılar. Mutlu olmak mı önemli, mutlu etmek mi? Kaçıp gitmek mi lazım buralardan yoksa kalıp savaşmak mı? Bu yola çıkarken savaşacağız diye sözleşmedik mi? Peki ya bu kaçışlar niye? Niye Hakan? Söz mü?! söz!. Sana söz! olsun ki savaşacağız. Göz yaşlarımızla birlikte savaşacağız. Kime ve neye karşı peki. İnsan en sevdikleriyle savaşırmı? Bir an olsun ateşkes olsa. Savaşmasak ve hep böylece kalsak. Ama ne mümkün. Ya savaşacaksın, ya kaçacaksın. Savaş meydanında başka bir alternatif yok. Evet bir yol daha var aslında. Teslim olmak ve aman dilemek. Ben aman diliyorum. Ne olur beni affedin. Affet beni sevdiklerim. Bu savaşın tek suçlusu benim. Beni affedin. Sizinle savaşamam. Kimsenin canı yanmasa ve öylece unutuversek herşeyi. Şimdi sarhoş olsam ve unutsam. İşte alkolik olma nedeni. Ne kaçabilmek, ne kalabilmek Ve bütün bu savaşın ortasında sebep olarak durmak. Kaçarsam hayatta kendimi hiçbir zaman affetmem. Kalırsam ya.Savaşmak öyle kolay değil ya. İşin içinde can var canan var. Şimdi en baştan başlamak lazım. En baştan sevmek ve uğrunda savaşmak ya da kaçmak. Terketmek, kopmak ve gerizekalı ben.

Ben de varım!

Posted: 5 Nisan 2011 Salı by Mengüalp in Etiketler: , ,
0

Yatta!
An itibariyle; 

artık küçük sularda yüzmediğimi -kötünün iyisi olmadığımı-,

o büyük okyanusa açıldığımı -iyinin kötüsü olduğumu-,

hissediyorum.

ve "Hadi kapışalım" diyorum!

0


Burada Einstein'ın ne demeye çalıştığını açıklayabilmek için einsteinin kendisi olmak gerekir. o yüzden kendi anladığımı açıklayacağım;

konunun tamamı, resmin tamamı olsun.
konuya hakım olmak, resmin tüm detayları(!) olsun.
dışarıya aktarmak-öğretmek de, resmi boyutlandırıp şekillendirebilmek olsun.

konuya yetkin(!) derecede hakim olabilmek için,o resmin tüm detaylarını bilmek gerekir.tüm detayları kalıbının bi sınırı olmadığını düşünüyorum(uzay-samanyolu galaksisi-güneş sistemi-dünya-ülke-şehir-ilçe- apartman-daire-oda-birey-insan uzvu-el-parmak-tırnak-karınca-karıncanın uzuvları-mikrop vs..[google earth] vs..) bu örnek sayısının teknolojinin ilerlemesiyle daha da derine ineceği gerçeğini belirterek,

konunun tamamının olduğunu (nacizhane) betimleyemeyeceğimi düşündüğüm üzere ve resme hakim olmanın ne kadar kapsamlı bir şey olduğunu vurguladıktan sonra,

tıpkı google earth'de tek tuşla tüm dünyayı görebileceğin ve detaylı olmasa bile kritik özellikleri görebileceğin bir görüntü oluşacağını düşünürsek, konuya ne kadar hakimsen(hakim olmak o ufacık detayların değerlerini de bilmek yeter-şart anlamı da içerdiğinden) çok basite indirgeyerek bu resim hakkında en ufak bir fikri olmayan birisine, bir o kadar basit bir şekilde anlatabilirsin. ve basite indirgeyerek anlatılamıyorsa eğer, konu yeteri kadar anlaşılmamışdır.

0



Fanatik Fenerbahçe taraftarı egosu.

Duygu Karakteristiği

Posted: by Mengüalp in Etiketler: ,
0

Her insan farklı bir alem, her bir insanın duygu-düşünce-tamamı da ayrı bir karakteristiğe sahip olarak nitelendirirsek, her bir bireyin kendisini her bir birey için ayrı ayrı modüle edilmiş(tasarlanmış)  bir manyetik alana benzetebiliriz. Bu manyetik alanlar her kişi için değişken modülasyonlar(karakteristikler) gösteriyorsa,her ayrı kişi için bu modülasyonu(karakteristiği) bozan kişiye özel bir mıktanıs vardır. Bu mıknatıs sabit manyetik alanı bozarak manyetik alanı kaosa sürükler.Bu noktada kaosa çözüm olarak, mıknatıs ve manyetik alanın karşılıklı demodülasyonu gerek ve şarttır.



statik manyetik alan çizgileri
kaotik manyetik alan çizgileri

Koordinasyon Şeması

Posted: by Mengüalp in Etiketler:
0


Tam olarak karınca yuvası gibi olmalıdır: dıştan bakıldığında tek giriş-çıkış, içeriden bakıldığında tamamen kompleks bir yapı.

Patenti de bizzat bana aittir. 

"® ©" bunları koyunca oluyor.

Mesleki Tercih

Posted: 15 Mart 2011 Salı by Mengüalp in Etiketler: , ,
0

Günümüz şartları izin verseydi eğer, mühendislik okumak yerine demirci olmak isterdim. İngilizcesi daha çok hoşuma gidiyor aslında, blacksmith. Uzak nedenlerinden birisinin de, dedemin dedesinin bir demirci olmasıdır. Hatta soyadımız da burdan geliyor. İki nesil büyük dedeme, demir döverken "yavaş ol"masını söyleye söyleye, soyadımızın "Yavaşoğlu" olduğu söylenir. Keşke yaşam şartlarımızı kendimiz seçme imkanımız olsa idi.

Mustafa Buyurgan - Dombra Hakkında

Posted: 1 Mart 2011 Salı by Mengüalp in Etiketler: , , , ,
0

Satranç Hakkında

Posted: 29 Ocak 2011 Cumartesi by Mengüalp in Etiketler:
1

skaak = dacke = escachs = sachy = skak = sakoj = shakki
echecs = catur = chess = scacchi = sachmatai = sjakk
schaakspel = szachy = xadrez = sah = ajedrez = schack
schachspiel = sakk = satranç

"Satranç hakkında, hayat için çok uzun olduğu söylenir ama bu satrancın değil, hayatın kusurudur."
Irning Chernev

"Satrancın esası onun ne olduğunu düşünmektir."
David Bronstein

"Satranç tahtası insan zihninin jimnastik salonudur."
Pascal

"Satranç tahtasında tüm denizlerdekinden daha fazla macera vardır."
Pierre Mac Orlan

"Satranç zihinsel işkencedir."
Kasparov

"Kafanız karışıksa, satranç oynayın"
Tevis

"Hayat satranç için çok kısa"
Byron

"Kaybeden her zaman hatalıdır."
Panov

"Satranç insanlık için bir lanettir."
H.G.Wells

"Satranç analiz sanatıdır."
Botvinnik

"Beni yenen herkesten nefret ediyorum"
Lisa Lane

"Satranç Capablanca'nın ana diliydi"
Reti

"Bırakın mükemmeliyetçiler yazışmalı satranç oynasınlar."
Seirawan

"İyi oyuncu her zaman şanslıdır."
Capablanca

"Satrançta kahramanlar yoktur."
Cory Evans

"Tek bir kötü hamle kırk iyi hamleyi boşa çıkarır."
Horowitz

"Yaşım arttıkça Piyonlara da daha çok değer vermeye başladım."
Keres

"Eğer içki çalışan kesimlerin laneti ve çalışmak içen kesimlerin lanetiyse, satranç da düşünen kesimin lanetidir."
J. Ross

"Piyon vermektense parmak vermeyi tercih ederim"
Rueben Fine
Bu alıntı analizlerde çok sık kullanılır. Bir keresinde yaklaşık 40 kişi önemli bir oyunun canlı olarak izlemektedirler. Oyunculardan biri Piyon alttadır ve yeterli kompansasyon olup olmadığı tartışılmaktadır. Ustalardan biri Fine'ın "Piyon kaybetmektense parmak kaybetmeyi tercih ederim" sözünü anımsatır. Büyükusta Roman Dzindzichashvili şöyle cevaplar:
"Bu kimin Piyon'u ve kimin parmağı olduğuna bağlıdır"

"En zoru, kazanılmış oyunu kazanmaktır."
Em Lasker

"Aslında en zoru, kayıp oyunu kazanmaktır."
Dr. Dave

"Her hatada doğru bir yan vardır."
Tartakower

"Satrançtaki pişmanlıktan daha büyük bir pişmanlık yoktur."
H.G.Wells

"Hap almadan dizleriniz tutmuyorsa, satranç oynayamazsınız"
Karpov

"Tüm satranç ustaları bir körleme oyun oynayabilirler"
Kaltanowski (Körleme rekoru sahibi)

"Gidişat taktik olunca, bilgisayarların da gidişatı başlar."
Hyatt

"Morphy büyük olasılıkla tüm dahilerin en büyüğü idi"
Fischer

"Rakip Şahın kellesi için hiç bir bedel büyük değildir."
Koblentz

"İki tür feda vardır: doğru olanlar ve benimkiler"
Tal

"İyi kalpli iseniz satranç oynayamazsınız"
Fransız atasözü

"Şöhret... Zaten sahibim. Şimdi paraya ihtiyacım var."
Yaşlı Steinitz

"En iyisi rakip taşları feda etmektir"
Tartakower

"Atağın birinci şartı: rakibinizin gelişmesine izin vermeyin!"
Fine

"İyi bir hamle görünce, bekleyin, daha iyisini arayın"
Em. Lasker

"Satranç akılla oynanır, ellerle değil!"
Renaud ve Kahn

"İstenilmedik bir pat yaratmak aptallığın zirvesidir."
Anonim

"Taş kaybetmemek için çok oyun kaybedilmiştir"
Tartokower

"Hatalar tahtanın her yanında yapılmayı bekleniyorlar."
Tartakower

"Satranç tahtasında yalan ve iki yüzlülük çok fazla yaşayamaz"
Em. Lasker

"Neredeyse kesin olarak, oyun teorik açıdan beraberedir"
Fischer

Powered By Blogger