MAHZEN-İ EVRAK

Tamam, 17 Ağustos veya 12 Kasım depremini yaşamadım ben. Ama ben Elazığ'da 08.03.2010 tarihinde, sabah 4:30'dan, 19:00'a kadar 6's ARTÇI OLMAMAK üzere, 75'e yakın sinüsoydal depremler dizesini yaşadım.
Asıl demek istediğim depremlerin oluşuyla beraber, ortamdaki psikoloji. Deprem her zaman, her yerde olabilir.

Üniversiteli gençlerden gelen yorum şöyleydi;
- "Abi beşik gibi sallanıyoruz." Yorumu: Evet sallandığımız aşikar bir şey. Fakat bununla dalga geçmek, ya da bir sorundan kaçmak, görmezden gelmek vs.. Çok da akla ve mantığa sığacak bir şey değil. Sabah 4:30'dan ertesi gün de devam edecek şekilde depremler olmuş, hani biz deneyler yapıyoruz, gözlemliyoruz falan? İşte o zaman verileri göz önüne alıyoruz ya, hatırladınız mı? Onlar artçı deprem değildi, öyle artçı deprem olmaz, olamaz. Sarsıntıyı yaşamadan da yorum yapmayın, gerçi o kısma da geleceğim.
Yerli halktan gelen yorum şöyleydi;
- "Depremden kaçamazsın, nerede olursa olsun, olacak olduktan sonra her yerde bulur seni." Yorumu: Ben de bunun farkındayım, farkındayım ama hadi deprem oluyor, ev yıkılacak az kaldı, iki F'lik bir kuvvet ve sonra apartman iptal. Bu durumda odada oturuyorken hala oturmaya devam mı edeceksin? Bu konuda tedbiri aldıktan sonra gerisini tevekküle bırakmak gerekir diye biliyorum, varsa itirazın buyur oturmanın keyfini çıkar.
En acı vereni ise MEDYA;
- Burada olanları çok farklı açılardan anlatmak istiyorum.
Öncelikle NTV'yi ele alalım:
Deprem anını canlı olarak yaşarken ve yaşadıktan yirmi dakika sonraya kadar, ne bir altyazı ne bir son dakika haberi görmedim. Haberciliğine güvendiğim o NTV bile Oscar yayınıyla meşguldü. O öfkeyle nette irtibat numaralarını, veya interaktif email adresleri var mı acaba diye aramaya koyuldum. Bilsem var ya, ah bir bilmiş olsam.. O zaman telefonun diğer ucundakini öyle bir haşlardım ki, bir daha böyle bir şey yaşadığında kesinlikle ve kesinlikle beni hatırlayabilecek şekilde! Malum bulamadım. Sinirden Oscar tören yayınını izlemeye koyuldum. Arada zap yaparken CNN'in canlı bağlantısına takıldım, Elazığ Valisi Muhammer Bey'le. Bağlantıda Vali'nin rahatlığı ve yorumları şöyleydi: "Allah'a çok şükür merkezde can ve mal kaybı yoktur, depremin merkez üssü Karakoçan'dır. Ölü sayımız ise çevre ilçelerde olmak üzere iki tane Karakoçan'dan, dört tane ise Kovancılar'dan olmak üzere altı kişidir." Yorumu: Hani merkz sağlam olabilir de, orada siz konuşurken Sn. Vali(!) altı kişi hayatını kaybetmiş, hayatını, yaşamıyorlar artık. Validen NTV'ye doğru geçelim. Valinin sözlerini duymuş olan yetkililer ölü sayısını sabah 7:00'a kadar altı olarak değiştirmediler. Aptallığın daniskasıdır bence.